3 Aralık 2013 Salı

Nazilli taraftarı için Ankara, Nazilli fark etmez

1999/2000 sezonuydu, o zamanki adıyla "Yeni Nazillispor", aralarında ezeli rakibi Aydınspor'un da bulunduğu Türkiye 2.Ligi 2.Grupta mücadele ediyordu. Lig mücadelesinden ziyade o sezonun Nazilli'li taraftarlar açısından bambaşka bir önemi vardı. 
1999 yılının Ekim ayının 27'sinde, tam da 13. doğum günüme isabet eden günde Türkiye Kupası'nın ilk maçı için Nazilli Şehir Stadyumu'nun çimlerine Kuşadası Spor futbolcuları karşısında ayak basan futbolcular, tribünde biz taraftarlar, protokolde kulüp başkanı ve yöneticiler o gün başlayan Türkiye Kupası macerasında çeyrek final oynamak bir tarafa dursun, bir kaç tur geçebilmenin bile mucize olacağına inanıyorduk. 
O gün hakem Mehmet Polat'ın yönetimindeki karşılaşmaya hızlı başlayan takımımız, 16.dakikada defanstan çıkıp golü bulan Cengiz ve 41.dakikada yine bir defans olan Adana'lı Güven'in vuruşuyla 2-0 öne geçti. Maçın 2.yarısının başında Şükrü (nam-ı diğer Baba Şükrü)'nün yerine oyuna dahil olan, o zaman henüz 22 yaşındaki Onur Yeniyurt'un 76.dakikada bulduğu golle maçı 3-1 önde tamamlayarak Türkiye Kupası'nın ilk maçından galibiyetle ayrıldık.
2.tur kura çekimi sonunda bizim için hiç de kapalı kutu bir takım olmayan, ezeli rakibimiz, ebedi dostumuz Aydınspor karşımızdaydı. Atamızın 61. ölüm yıl dönümünde 10 Kasım 1999 tarihinde Nazilli Şehir Stadyumu'nda oynanan karşılaşmayı, açılışını ve kapanışını Murat Deymeci'nin yaptığı gollerle 5-2 kazanarak adımızı bir üst tura yazdırdık.
3.tur kura çekimleri yapıldığında TRT 1 ekranları karşısında biz taraftarlar, o gün kura çekiminde Ankara'da bizzat bulunan yöneticiler ve kura çekimini takip eden kulüp başkanı dahil tüm futbol kamuoyu "Yeni Nazillispor- Gençlerbirliği" eşleşmesine şahit olduklarında Türkiye Kupası macerasının buraya kadar olduğunu, Gençlerbirliği maçının futbolcular için vitrin maçı, taraftarlar için 1.lig takımlarından birinin futbolcularını görme fırsatı olduğunu düşündüler. O gün kendilerine hiç şans verilmediğini gören fakat inancını kaybetmeden 15 Aralık günü sahaya çıkacağını hayal eden 11 futbolcu vardı.
Kalede Murat, defansta İsmail, Süleyman, Güven, Bülent, orta sahada küçük Mustafa, büyük Mustafa, Hasan, forvette Mehmet, Onur ve taraftarın sevgilisi golcü Mustafa Ceviz. 
Rakip ise o zamanlar sahada en çok koşan, Türkiye 1.liginin en hırçın, en genç takımlarından Gençlerbirliği. Kadrosunda kimler yok ki...
Daha sonrasında Fenerbahçe'nin kaptanlığını yapan Ümit Özat, defansın ortasına kalbini koyan Tolga Doğantez, 98 Dünya Kupası'nda Güney Afrika adına oynayan Alfred Phiri ve Ngobe, tabi en önemlisi de sarı saçlarıyla "Gurbetçiyim" mesajını fazlasıyla veren ve top sakallarından asla vazgeçmeyen, şimdilerde Survivor sendromunu üzerinden atamayan ancak bilinen tabiriyle Türk futbolunun gelmiş geçmiş en iyi son vuruş ustalarından Ümit Karan.
Gençlerbirliği futbolcuları için adını bile duymadıkları futbolculardan oluşan Yeni Nazillispor karşısında turu geçememeleri veya kendilerini zora sokacak bir sonuca maçı gebe etmeleri düşünülemezdi bile maç öncesi.
Ancak bu oyunun adı futboldu. Yer Nazilli Şehir Stadyumu, maçın saat 12:30'da oynanması sebebiyle tribünlerde içlerinde bizim de müdahil bulunduğumuz okullarından kaçarak gelmiş yüzlerce ilköğretim ve lise öğrencisi, stadın giriş turnikelerinden ancak kendisinin geçebileceği genişlikteki kapılardan geçmeye çalışan büyüklerine "abi beni de al" diye yalvaran binlerce küçük çocuk, kimisi Ümit Karan'ı yakından görmeye, kimisi de takımının turu geçeceğine ihtimal vermese de tezahüratlarıyla Nazilli'sine destek olmaya gelmişti.
Maça son derece dirençli başlayan Yeni Nazillispor takımı kontrolü eline alıyor ve forvetleri ile henüz maçın ilk yarısından Gençlerbirliği defans oyuncularını çok zor durumlara sokuyor ve 25 dakikada 2 Gençlerbirliği stoperine sarı kartı aldırıyordu, golsüz tamamlanan ilk devrenin ardından futbolu Akhisar Gençlik Spor'da bırakan Avusturya doğumlu Mustafa Karakaya'nın 56.dakikada Gençlerbirliği filelerini havalandıran golü sonrasında, genç yaşlı, kadın erkek, protokolde başkan ve yöneticiler dahil o gün stadı dolduran, ayakta izleyen seyirciyle birlikte 5.500 Yeni Nazillispor taraftarı küçük çaplı bir depreme sebep oluyordu Nazilli'de.
Golden sonra savunmaya çekilen Yeni Nazillispor tüm direnişlerine rağmen 82.dakikada Ümit Özat'ın golüne engel olamıyor ve maç 1-1 sona ererek 15'er dakikadan toplam 30 dakika sürecek olan uzatma dakikalarına, sessiz devam eden uzatmaların ardından da penaltı atışlarına geçiliyordu. Maç öncesinde turu geçebilmesine yurt dışı bahis sitelerinde 1 e 18 verilen Yeni Nazillispor, bir mucizeyi gerçekleştirmeye sadece 11 metre uzaklıktaydı. Güven Karacasu, Mustafa Ceviz, Süleyman Dövez, İsmail Ergin'in gole çevirdiği 4 penaltı atışına, Gençlerbirliği'nde sadece Ümit Karan cevap verebildi ve bir yıl sonra 2000 Uefa Kupası finalinde Galatasaray'ın Arsenal'i sahanın çimlerine gömdüğü penaltı atışlarının provası Yeni Nazillispor tarafından Gençlerbirliği karşısında, hem de Nazilli Şehir Stadyumunda yapılmış oldu.
Tarihler 4 Aralık 2013'ü gösterecek, şimdiki adıyla Nazilli Belediyespor'un rakibi 14 yıl aradan sonra yine bir Aralık ayında, yine Türkiye Kupasında Gençlerbirliği, tek fark maçın oynanacağı stadyum, Nazilli taraftarı için Ankara, Nazilli fark etmez. Bizler inandık, neden olmasın?

2 yorum:

  1. Hafıza-i beşer nasıl bir gayya kuyusudur, dibi yok. Kalk bunca sene sonra böyle pırıl pırıl gün gibi hatırla. Şaşırtıcı!

    YanıtlaSil
  2. Yarın saat 19:45'ten sonra, belki yine 14 yıl sonrasında 2027'de 3 Aralık 2013'ü de böyle güzel hatırlarız.

    YanıtlaSil