22 Kasım 2013 Cuma

Kalkma Oğlum, Kalkma !

Her zamanki gibi bir iş çıkışıydı, neredeyse akşam olmuştu. Ellerim cebimde tren garına doğru yürüdüm. Evime dönecektim yine. Trene bindiğimde 13-14 yaşlarında, bir elinde çanta, diğerinde beyaz resim klasörü olan bir öğrencinin oturduğu koltuğa göz diken orta yaşlı ketum kadını fark ettim. Çocuk o büyük çantalarla koca bir çekirdek kabuğunu taşıyan karınca gibi gözükürken, kadın ise çiftleşme mevsimi gelen ve dişisini kuytu bir köşede kestiren "koala"yı andırıyordu. Kadın konuşmuyordu; fakat sürekli çocukla göz göze geliyor, her hareketiyle o yeri istediğini belli ediyordu. Çocuk ise kadınla her göz göze gelişinde ne yapacağını bilemiyor, kalkıp kalkmamak arasında gidip geliyordu. Belgesel seyreden aile babasının leopardan kaçan ceylan için "hadi kaç be güzelim, hadi" diye hayıflanması gibi ben de içimden çocuk için "kalkma oğlum, kalkma" diyordum. Fakat ekolojik sistemin gereği midir nedir, zayıf çocuk sonunda bu psikolojik harbi kaybetti ve yerini kadına verdi.
Muhtemelen bir arkadaşının evinde patates salatası ve kısırla beraber 10 bardak çay vurup, "Esra Erol" izleyen bu kadın, tüm acımasızlığıyla o yeri hak edenin kendisi olduğunu düşünerek koltuğa oturdu. "Sağol evladım, ay valla nasıl yorulmuşum" diye orada oturmanın kendi hakkı olduğunu belirterek vicdanını rahatlatmayı da ihmal etmedi. Üstelik çocuk, muhtemelen tüm gününü okulda veya dershanede tuhaf dersleri anlamak için kafa patlatarak geçirmişti. Kadın oturduğu yerde, neresinden çıkardığını anlayamadığım peçeteye "Horrrşş" diye burnundaki fazlalığı  silerken, o sırada çocuk beyaz klasörünü bacaklarının arasına kıstırıp, o dev çantayı sırtına takmakla uğraşıyordu.
İçimden bunun görgüsüzlük değil, kötülük olduğunu düşündüm. Hatta bu da kötülük değilse hiçbir şey kötülük olamazdı. Insanlar sürekli bencilce hareket edip, sürekli haklarının yendiğini düşünebiliyorlardı. Bazı insanlar vardır "dünyanın yandığını görmek isteyen", fakat bazı insanlar vardır ki "iyi biri gibi görünüp dünyanın daha kötü bir yer haline gelmesi için uğraşan". İşte bu insanlardan nefret ediyorum, dışarıya yeşil kısmını gösterip tüm varlığını toprağın altında depolayan havuç tarlasını andırıyorlar. Tıpkı o nalet kadın gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder