5 Aralık 2013 Perşembe

Şıpsevdi

Çocukluğumuzun içerisinde yazılanlara yaşımız itibariyle bir anlam veremediğimiz sakızlarından biriydi. O zamanlarda favorim olan "göz yaşartıcı sakız" dan sonra en sevdiğim sakızdı Şıpsevdi. 
Zaten, sevmemek mümkün değildi; tadı pek güzel değildi ama bu pek de mühim değildi, nasıl olsa birkaç dakika içinde aromasının kaybolmasıyla saman çiğnemeye başlardık. 
Mevzu bahis, sakız kutusundan "fal niyetine" çektiğimiz Şıpsevdi'nin içinden çıkan o aforizma ve vecizelerden oluşan kağıtlardı.
 Küçüktük o zamanlar, hem komik, hem garip gelirdi bize; çünkü "Aşk birlikte maç izlemektir" de yazardı orda, "Aşk birbirine kızgın olduğunda bile öfkeyle hareket etmemektir" de. Her ne kadar birbiriyle tamamen alakasız örnekler olup o kafayla aralarında bir bağ kuramasak da almaktan vazgeçemezdik işte; saçma ama kaydedelim hafızaya, lazım olur belki sevgili yapınca diye düşünürdük. O yaşlarda aşkı tanımayan çocuklara, Şıpsevdi'nin içerisinde "Aşk, Flash TV'yi açıp karşılıklı halaya durmaktır" veya "Aşk, elektrik faturası dağıtan postacı gibi sevdiğinin peşinden koşmaktır" tarzında gerçekçi ve işe yarar mesajlar verilseydi aslında aşkın "Daha tamamlanmamış tüp geçitten geçerken parende atıp tinercilere selam durmak" kadar saçma bir şey olduğunu çok önceden anlardık...
Onlara göre büyüdüğümüzde, güya, o sakızın içinde resmedilen o kare bizim olacaktı, gerekirse kızlar saçını turuncuya boyatıverecekti tabii, ne olacaktı?
 Zeytinin yağını çıkartıp, sonra da o yağı tekrar zeytinin üzerine dökerek yiyen ve henüz yeterince saçmalayamamış bir nesil, bu sakızla büyüdük; sakızcılık sektörü bizim için elinden geleni ardına koymadı arkadaşlar. 
Aranızda hala ikili ilişkilerde sıkıntı yaşayanlar varsa; tamamen kendi problemidir bu kesin. Peki, aşkı o çocuksu aklımızla bizim için bu kadar sevimli hale getirdin, bir yandan da ölümsüzleştirdin, devamlı aynı çifti maceradan maceraya sürükledin, neden adını “Şıpsevdi” koydun?

 Bunun cevabını veren yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder