30 Aralık 2013 Pazartesi

Şemsi Yastıman Üstad, İyi Ki Denk Geldim Sana...


Yukarıdaki şiiri- türküyü dinlemenizi ne kadar çok istediğimi söyleyerek başlayayım söze; şu an, içim yersiz bir coşkuyla dolu anlatamam. Bugün, gün içinde, yine alelade bir eşref saatimde bana eşlik eden türkü radyolarından birinde, her zamanki istek hatlarından birini dinlerken, bir adam arayıp "Şemsi Yastıman’dan Memleket Hasreti’ni istiyorum" dedi ve hiç farkında olmadan beni acayip mutlu etti. Şemsi Yastıman'ı daha önce hiç duymamıştım. Kırşehirli bir halk ozanımız imiş; Muharrem Ertaş’ın, Neşet Ertaş’ın, Çekiç Ali’nin memleketlisi. Allah Kırşehir’i yaratırken suyuna, toprağına henüz günümüz teknolojisi ile çözümlenemeyecek türden bir şey katmış diye düşünmeme bir sebep daha oldu. Yöresel ağızla söylediği, çocukluk günlerini andığı, şimdi dinliyor olduğunuz bu şiirden en hoşuma giden birkaç dizeyi yazayım buraya, anlayabildiğim kadarıyla "kırşehir türkçesi" ile....

Ölmez, sağ olursam bu yaz inşallah,
Sılayı bir daha gormek istiyom,
Kırşehir’e varsam ya ağşam, zabah,
Topraklara yüzüm sürmek istiyom.

Kaman'ı Mucur'u Çiçekdağı'nı,
Kındam Dinekbağı hem Özbağ'ını,
Köylü kentli hastasını sağını,
Görüp bir muhabbet kurmak istiyom.

Hacı Bektaş Ahi Evran Sultanı,
Aşık Paşa Kaya Şeyhi cananı,
İmarette neslim Şeyh Süleyman'ı,
Aşk ile bağrıma sarmak istiyom.

Ne büyüktür zevki yurdu görmenin,
Kaç senenin hasretine ermenin,
Dört bir yanda methedilen termenin,
Şifalı suyuna girmek istiyom.

Halam sağ olsa da, sesim duysaydı,
Ceplerime koftür, iğde koysaydı,
"Şunda yi" diyerek alma soysaydı,
Cevizi de dişlen kırmak istiyom.

Bir de gitsem deyzem beni görseydi,
İçi çokelikli dürüm dürseydi,
Hele azıcık da sızgıt verseydi,
O an pirzolayı yermek istiyom.

Söğürmelik bir et çıksa satırdan,
Höşmerimle mantı gitmez hatırdan,
Kuşlukleyin hedik gelse tandırdan,
Çölmeğin içine girmek istiyom.

Bir hağbe kemeyi yüklesem sırta,
Çıksam bir alamaç yapacak sırta,
Beş gö suvan, üç kaynamış yımırta,
Yufka ekmeğiynen dürmek istiyom.

Bir dügün olsa da bir kayın gitsek,
Dokuz butlu tavuk lafını etsek,
Tam pilavı gelse yisek tüketsek,
Davullu zurnalı dernek istiyom.

Harmana denk gelse, düvene binsem,
Şöyle dabaz olup, kaşınsa ensem,
Acık bağ bellesem, acık dinlensem,
Çayıra bir pala sermek istiyom.

Bağ bozumu üzüm haftına batsak,
Bekmez kazanına ayvalar atsak,
Boranıynan damla şiresi datsak,
Arı soksa, çamır sürmek istiyom.

Üç arkadaş şöyle bir bahça bulsak,
Çalpıdan hatlayıp, bir üzüm yolsak,
Sağıbısı dutsa da, bir rezil olsak,
O datlı günlere ermek istiyom.


Şemsi Yastıman’ı ve bu şiirini hiç bilmeden yaşayıp gitmek benim açımdan büyük eksiklik olurmuş... Şemsi Yastıman üstad, iyi ki denk geldim sana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder