20 Kasım 2013 Çarşamba

Sanki Bana Roberto Carlos

7 yaşımdaydım, Bozdoğan Fatih İlköğretim okulunun o zaman için 2 tane "Nou Camp"ı yan yana tepeleme sığdırabileceğiniz büyüklükteki bahçesinde pet şişe ile maç yapıyorduk, futbol topu lüks o zamanlar. Kadrolar açıklandı, her sınıfta en az 1 tane muhakkak bulunan o çok uzun ve çok iri kıyım çocuk malesef karşı takımdaydı. İkili mücadele bile olmayan bir pozisyonda bu denyo kendi kendine plastik şişenin üstüne basıp kaydı, sonra şişeyi eliyle önüne koydu ve "Faul" dedi. Bi de baktım bizim takımdaki denyolar durumu kabullenip bunun önünde baraj kuruyorlar. Önce içimden "Lan acaba bu izbandutla kavga çıkmasını göze alamadıkları için mi ses çıkarmıyorlar" diye geçirdim ama baktım ki yok amına koduğumun salakları sahiden de faul zannediyorlar bunu. Sikerim deyip "Ne faulü lan? Topa basıp kaydın, bizim takımdan birisi düşürmedi ki seni" diye itiraz ettim. Yemin ederim ki o gün maç yapan kim varsa bana sanki İcra ve İflas Kanunundan 340.maddeyi anlatıyormuşum gibi boş bir surat ifadesiyle baktı. Faulün ne olduğunu bilmiyor ama gelmiş maç yapıyorlardı kafasına sıçtıklarım. Bu sırada maç yapan denyolardan birini annesi çağırdı, arkadaşlarından biri de ona "süt müsün oğlum,gitme lan" diye akıl veriyordu.  Bir de pet şişe artık pestil haline gelmiş olmasına rağmen, futbolu televizyondan öğrenen bu denyolar elleriyle kasıklarını tutuyorlardı baraj kurarken. Sanki bana topun başında Roberto Carlos vardı. Neyse, kıçımı yırttım o gün orada, faulün ne olduğunu izah etmeye çalıştım, kimse anlamadı. Nihayetinde o serbest vuruş kullanıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder